ÜRÜN DEĞERLENDİRMESİ


KİMDEN:
Prof. Dr. Yunus Çengel*
Nevada Üniversitesi (ABD)
KİME:
Ofis mühendis Forumu (Her türlü kullanım ve dağıtım serbesttir)
KONU:
HYDROMX ve BENZERİ SIVILAR HAKKINDA BİLİMSEL GÖRÜŞ

*Prof. Dr. Yunus Çengel ABD Nevada Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünde 1984’ten beri (şimdi emeritus statüsünde) öğretim üyesidir. Yazmış olduğu ‘Heat and Mass Transfer: A Practical Approach’ adlı ısı transferi ders kitabı ([Linkleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye olmak için tıklayınız…]) Türkçe (baskıda) dahil bir çok dile tercüme edilmiştir, ve başta ABD olmak üzere tüm dünyada mühendislik fakültelerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kendisinin konuyla ilgili hiçbir firmayla bir ilişiği yoktur.

Son zamanlarda İSTANBUL PAZARLAMA A.Ş. tarafından kaloriferli ısıtma sistemlerinde %35’e varan yakıt tasarrufu iddiasıyla piyasaya sürülen HYDROMX sıvısının reklam kampanyasına tanık olmaktayız. Bu iddia televizyon reklamlarıyla beraber firmanın web sayfasında ([Linkleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye olmak için tıklayınız…]) da tekrarlanmakta, ve bazı üniversitelerden alınan resmi raporlarla da desteklenmektedir. Bazı kuruluşlar da kendi binalarında kalorifer tesisatlarındaki suyu HYDROMX sıvısı ile değiştirdiklerinde doğal gaz kullanımlarında gerçekten %30 mertebelerinde yakıt tasarrufu sağladıklarını ifade eden ve bu ifadelerini doğal gaz saatlerindeki ölçüm rakamlarıyla teyid eden imzalı yazılar vermektedirler. Üretici firma “enerji tasarrufu solüsyonu” adını verdikleri HYDROMX sıvısının su ile belli bir oranda karıştırılarak kullanılmasını tavsiye etmekte, ve sıvının donma ve kaynama noktalarını -30°C ve 198°C olarak vermektedirler. HYDROMX sıvısının ısıl iletkenliğinin suya göre daha yüksek olduğu ifade edilmekte, ve yakıt tasarrufunun sırrı da “Isı iletkenliği yüksek bir kimyasal olan HYDROMX, sudan daha hızlı ısındığı ve geç soğuduğu için kalorifer sistemlerinde %35’e varan yakıt tasarrufu sağlamaktadır” olarak verilmektedir. Yakın geçmişte de basında kaloriferlerde radyatör sıvısı içine konduğunda %40 tasarrufu sağlayan “nano bor” diye bir sıvının geliştirildiği haberleri çıkmıştı. Aşagıda mühendisliğin temel bilimleri ışığında 10 madde halinde gösterildiği gibi bu iddiaların gerçek olması mümkün değildir, ve bu tür iddialarla ortaya çıkan ürünlere rağbet edilmemelidir.

1. İçinde yaşadığımız evrende en temel kanunlardan birisi, belki de en birincisi, enerjinin ve onun da bir şekli olan maddenin korunumu prensibidir. Bir yakıt yandığı zaman elde edilebilecek ısı enerjisinin miktarı o yakıtın ısıl değeridir, ve bir ısıtma sisteminde bu ısının kalorifer sıvısına aktarılan kısmı da o sistemin veriminin bir ölçüsüdür. Örneğin bakım ve ayarları düzenli olarak yapılan doğal gazlı ısıtma sistemlerinde bu verim %85’in üzerindedir (geri kalan %15’lik kısım kazan yüzeyleriden küçük miktardaki ısı kaybını ihmal edersek bacalardan sıcak gaz olarak dışarı atılır), ve yoğuşmalı sistemlerde bu oran %95’in bile üzerine çıkar. O zaman burada sorulması gereken ilk soru: Kurtarılabilecek enerji oranı %15 iken bu %35 nereden gelmektedir? Yani “mükemmel” bir ısıtıcı mevcut ısıtıcılara göre %15 cıvarında bir yakıt tasarrufu sağlıyabilir (ki bunu zaten fiatı yüksek olduğu için kullanımı çok yaygın olmayan ve baca gazlarındaki su buharını bile yoğuşturarak ısısını alan yoğuşmalı kombiler mükemmele yakın olarak yapmaktadırlar). Doğruluğu 150 yılı aşkın bir süredir binlerce deney ve tecrübeyle en küçük şüpheye yer kalmıyacak kesinlikte kanıtlanmış olan enerjinin korunumu kanununun bu tür %35 veya %40’a varan yakıt tasarrufu iddialarına karşı tutumu kesin bir red cevabıdır. Nasretrin Hoca’nin eve getirdiği 2 kiloluk eti komşularıyla yeyip suçu kediye atan karısına kediyi tartıp 2 kilo geldiğini göstererek dediği gibi, “Hanım, bu 2 kilo bizim et ise, kedi nerede? Yok eğer bu 2 kilo kedi ise, et nerede?”

2. Kombi veya endüstriyel kazanlar gibi ısıtma sistemlerinin verimlerini ve verim değişimlerini ölçmenin tüm dünyadaki standard yolu baca gazı sıcaklığını ve gaz karışımı bileşenlerinin oranlarını ölçmektir. Bu basit yaklaşımın dayanağı da yine enerjinin korunumu prensibidir: Yakıtın yanmasıyla açığa çıkan ısı enerjisinin bacadan kaçmayan kısmı, kalorifer sıvısına iletilen kısma eşittir (daha hassas hesaplarda kazan yüzeylerinde oluşan küçük miktardaki ısı kayıpları da dikkate alınır). Fiatı bir kaç bin lira olan modern baca gazı analizörleri sensör çubukları kazan çıkışında bacada var olan (veya kolayca açılabilen) bir delikten baca gazına sokularak yanma ile ilgili tüm bilgiler – baca gazlarının sıcaklık ve yüzdelik oranlarından verime kadar – bir kaç dakika içinde güvenilir olarak elde edilebilir. Gaz analizörleri baca gazlarındaki oksijen oranını da verir, ve bu oranının hava-yakıt oranını ayarlıyarak optimum değere getirilmesini (ki doğal gazda %2-3, sıvı yakıtta %3-4, katı yakıtta %5-6’dır) ve sistemin en yüksek verimde çalışmasını sağlar. Tahmin edilebileceği gibi baca gazı sıcaklığı ile verim ters orantılıdır. Baca gazı sıcaklığı ne kadar düşükse, o sistemin verimi o kadar yüksektir. O yüzden HYDROMX veya diğer sıvılarla ilgili yakıt tasarrufu iddialarını ölçmek çok kolaydır: Bakımı ve ayarları yapılarak optimum yanma şartları sağlanmış sistemin baca gazı sıcaklığı önce mevcut sıvısıyla çalışırken sonra da test edilecek yeni sıvı ile çalışırken ölçülür. Aradaki sıcaklık farkının (eğer varsa) karşılık geldiği verim farkı tablolara bakarak kolayca bulunabilir. Yalnız burada ölçümlerden önce mevcut sistemin flaş edilerek temizlenmesi ve testin temiz su ile yapılması (veya deneylerin yeni bir sistemde yapılması) önemlidir, çünkü kalorifer sıvısında zamanla oluşan kirlilik ısı transferini olumsuz etkiler.

3. Firma yetkilileri kalorifer sisteminde bir değişiklik yapmadıklarını, tasarrufun sırrının HYDROMX sıvısında olduğunu ifade etmektedirler. İddiaya göre hızlı ısı iletimi sayesinde radyatörün içinde bulunduğu mekan daha çabuk ısınmakta, ve brülör daha kısa süre çalıştığından daha az yakıt tüketmekte ve %35’e varan tasarruf sağlanmaktadır. Bu durumun da baca gazı sıcaklığı ile bir ilgisinin olmadığı savunulmaktadır.

Bu iddia aslında enerjinin korunumu prensibinin ihlalinin ve yoktan enerji var etmenin örtülü bir ifadesidir, ve geçersizdir – kullanıcılar aksini iddia ediyor olas bile. Bir odayı belli bir sıcaklık düzeyinde (örneğin 24°C’de) tutmanın yolu, odadaki radyatörün odanın dışarıya olan toplam ısı kaybı kadar ısıyı odaya transfer etmesidir, ve bu miktarın kalorifer tesisatındaki ısı transferi sıvısı ile hiçbir alakası yoktur – aynen günlük ekmek ihtiyacı 500 olan bir köyün fırınınındaki un tüketiminin ekmeklerin evlere ne kadar hızlı dağıtıldığı ile bir alakasının olmaması gibi. Kalorifer tesisatındaki sıvı kazan dairesinde yanan yakıttan ne kadar ısı alıyorsa, ısıttığı mekanlara da aynen o kadar ısı verir – ne fazla ne de eksik. Köydeki fırıncının ekmek dağıtımını daha hızlı araçlarla yaparak %35 un tasarrufu sağladığı iddiası ne kadar geçerliyse, kalorifer sıvısını HYDROMX ile değiştirerek %35 yakıt tasarrufu sağlandığı iddiası da o kadar geçerlidir.

4. Yukarıda izah edildiği gibi, kalorifer sistemlerinde kullanılan ısı taşınım ve transferi sıvısının (ki genellikle sudur) ısıl iletkenliği yani ısıyı daha hızlı iletebilme kabiliyeti ile yakıt tasarrufunun direk bir ilgisi yoktur. Optimum yanma şartlarında baca gaz sıcaklığına bağlı olarak verimin değişimini gösteren tablo veya grafikler hazırlanabilir. Ama kalorifer sıvısının ısıl iletkenliği ile verim arasında bu tür tablo veya grafikler hazırlanamaz. Çünkü kalorifer sıvısının ısıl iletkenliği sıvının özgül ısısı ve diğer bir çok özellik ile beraber sıvı tarafının ısı taşınım katsayısını, bu katsayı gaz tarafı ısı taşınım katsayısı ile beraber ısı eşanjörünün genel ısı transferi katsayısını, bu kümülatif katsayı da eşanjörün ısı transferi alanı ve akışkanların özgül ısıları ile beraber verimi belirler. Yani akışkanın ısı iletim katsayısının yüksek olması yüksek verim için arzu edilen bir şeydir, ama bunun verime etkisi indirek ve sınırlıdır. Bunun bir sebebi gaz-sıvı eşanjörlerinde yanma gazlarından kalorifer sıvısına ısı transferinde kısıtlayıcı şişe boynu etkisini gaz tarafının yapmasıdır. Zaten bu yüzden gaz tarafına yüzey arttırıcı kanatçıklar (finler) konur – araba ve klima radyatörlerinde olduğu gibi.

İşin ironik tarafı, HYDROMX sıvısının ısıl iletkenliği suya nazaran daha yüksek değil daha düşük olmasıdır. Firmanın web sitesindeki bir üniversite raporunda HYDROMX’in ısıl iletkenliği 20°C’de 0.218 W/m.K olarak verilmiştir – ki bu tür organik sıvılar için gayet makul bir değerdir. Ama aynı sıcaklıkta suyun ısıl iletkenliği 0.59 W/m.K’dir – yani HYDROMX’in neredeyse 3 katı. Diğer sıcaklıklar için de durum farklı değildir (örneğin 80°C’de HYDROMX’in ısıl iletkenliği 0.252 W/m.K, suyunki ise 0.67 W/m.K’dir – yani yine yaklaşık 3 katı). Su için olan bu değerler herhangi bir ısı transferi veya mühendislik el kitabından teyid edilebilir. Dolayısıyla, firmanın web sayfasında yer alan “Isı iletkenlik katsayısı suya göre daha fazladır” ifadesi gerçeğin tam tersidir. Öyle görülüyor ki ısıl iletkenliği üzerinden suya karşı yürütülen bu abartılı arguman HYDROMX sıvısının aleyhine işliyecektir.

5. HYDROMX’in web sitesine konan bir üniversite raporunda deniyor ki “Akışkana ısı yüklendiğinde akışkan ortamın ısı enerjisini diğer bir cisme aktarması akışkanın termal iletkenliği ve ısı kapasitesi ile doğru orantılıdır. Yüksek ısı kapasitesi ve termal iletkenlik akışkanın ısıyı daha az kayıpla diğer cisme iletimini dolayısıyla ısı kayıplarını azaltmaktadır. Bunun sonucu yakıttan daha yüksek ısınma verimi eldesidir.” Bu ifadelerdeki ana fikir, yani ısı taşınımının akışkanın ısıl iletkenliği ve ısı kapasitesinin (özgül ısı) artması ile artacağı doğrudur. Devamındaki “Bu verimliliğin arttırılması akışkanın ısı kapasitesinin ve termal iletkenliğinin yükseltilmesi ile mümkündür.” ifadesi de bu iddiayı güçlendirmektedir. Ancak takip eden “Isı transferi ortamı olarak hydromx kullanıldığında da yüksek ısı kapasiteli ve sudan daha iletken bir taşıyıcı ortam oluşmakta ve ısıl verimlilik %90’ların üstüne çıkmaktadır.” ifadesi ise mesnetsiz ve gerçek dışıdır.

Bir kere, raporda verimin %90’ların üzerine çıkacağı iddiasınin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. (Benzer şekilde, aynı raporun ilk paragrafındaki “Tipik özelliği absorpladığı ısı enerjisini uzun süre muhafaza etmesi ve ısı kayıplarını en aza indirerek ısıtma verimini %37’ye varan oranlarda arttırmasıdır” tezinin de hiç bir dayanağı yoktur.) İkincisi, yukarıda gösterildiği gibi HYDROMX sudan daha iletken bir akışkan değildir; tam tersine, su HYDROMX’ten daha iletkendir. Üçüncüsü ve sonuncusu, HYDROMX’in 20°C’deki özgül ısısı aynı raporda 3.13 J/g.K orarak verilmiştir ki bu değer suyun aynı sıcaklıktaki 4.18 J/g.K olan özgül ısı değerinden daha yüksek değil daha düşüktür (%25 daha düşük). Dolayısıyla, HYDROMX’in suya kıyasla daha yüksek ısı kapasiteli olduğu iddiası gerçek dışıdır. HYDROMX’in 20°C’deki yoğunluğu 1.113 g/cm3 olarak verilmiştir, ve aynı sıcaklıkta suyun yoğunluğu 1 g/cm3’tür. O zaman birim hacim başına ısı kapasitesi HYDROMX için 3.48 J/cm3.K’e çıkmaktadır, ama bu değer suyun 4.18 J/cm3.K olan değerinden %17 daha düşüktür. Gerçi HYDROMX yarı yarıya su ile karıştırıldığı zaman bu fark da yarıya yani %8.5’e inecektir. Ama HDROMX solüsyonunun sudan daha iyi değil tam tersine DAHA KÖTÜ bir ısı tranferi sıvısı olduğu gerçeği değişmiyecektir. Ayrıca, web sitesindeki “Suya göre daha erken ısınıp daha geç soğur” ifadesi de bir tezattır. Bir madde düşük özgül ısısından dolayı daha çabuk ısınır, ve aynı özelliğinden dolayı da daha çabuk soğur. Aynı ısı transferi şartlarında HYDROMX sıvısının suya göre daha hızlı ısınmasının sebebi, HYDROMX’ın sudan daha düşük olan özgül ısısıdır.

6. Yarı yarıya su ile karıştırılmış olan HYDROMX solüsyonunun birim hacim başına ısı kapasitesinin suya göre %8.5 daha düşük olmasının diğer bir olumsuz sonucu da kalorifer peteklerine birim zaman başına aynı miktarda ısı taşınması için HYDROMX solüsyonunun debisinin suya göre %8.5 daha fazla olması zorunluluğudur. Bu da sirkülasyon pompasının sulu sisteme nispetle daha yüksek devirde çalışması ve dolayısıyle daha fazla elektrik gücü çekmesi demektir. Ayrıca, HYDROMX sıvısının 20°C’deki viskozitesi web sitesindeki üniversite raporunda 0.140 poise olarak verilmiştir ki bu değer suyun aynı sıcaklıktaki 0.010 poise olan viskozite değerinin 14 katıdır. Gerçi bu fark yarı yarıya su ile karıştırılarak elde edilen HYDROMX solüsyonunda ciddi olarak azalacaktır, ama HYDROMX sıvılı sistemlerin akışa karşı olan dirençleri ve dolayısı ile aynı debi için sirkülasyon pompalarının tüketeceği gücün sulu kalorifer sistemlerine kıyasla daha yüksek olacağı kesindir. Tüketilen bu ilave elektrik enerjisi sistemde ısıya dönüşmekte, ve böylece bir miktar yakıt tasarrufu sağlıyabilmektedir. Ama bu bir kazanç değil kayıptır, çünkü pompanın tükettiği elektrikten elde edilen ısı enerjisinin birim fiatı doğalgazın yanmasından elde edilen ısı enerjinin birim fiatından çok daha yüksektir. Bu durum, sulu ve HYDROMX solüsyonlu sistemlerin verim hesaplamalarında tüketilen yakıt ile beraber şebekeden çekilen elektrik enerjisinin de dikkate alınmasının gerekli olduğunu göstermektedir. Nitekim geçmişte kalorifer yakıt ihtiyacını ciddi boyutlarda düşürdüğünü iddia eden sirkülasyon pompaları yapılmıştır, ve bu icadın korunması için ABD’den patent dahi alınmıştır. Ama dikkatli bir inceleme sonucu işin sırrının son derece verimsiz olan pompanın yüksek miktarda elektrik enerjisini ısıya çevirmekte olduğu ortaya çıkmıştır, ve aslında tüketilen toplam enerjide (elektrik+doğal gaz) hiç bir tasarruf olmadığı görülmüştür. Yani enerjinin korunumu kanunu hükmünü yine icra etmiştir.

7. HYDROMX’in üretici firmasının ürünlerini test ettirmek için üniversitelere başvurması takdire şayandır. Ama aslında basit bir analizle halledilebilecek soruların cevaplarının laboratuvarlarda aranması hayret vericidir. Kalorifer sistemlerinde olduğu gibi, taşınım ile ısı transferi son 100 yıldır yüzlerce araştırmanın konusu olmuş, ve konu ile ilgili binlerce makale yayınlanmıştır. O kadar ki taşınım ile ısı transferi konusunda öğrenilmek istenen neredeyse herşey literatürde ve hatta ısı transferi ile ilgili temel ders kitaplarında bulunabilir. Isı taşınım mekanizmasının teorik alt yapısı oluşturulmuş ve zaman içinde olgunlaştırılmıştır. Böylelikle ısı taşınımına etki eden parametreler tespit edilmiş, ve her bir parametrenin ısı transferine etkisi belirlenmiştir. Deneysel çalışmalardan elde edilen veri yığınları da tutarsız olanlar ayıklandıktan sonra ampirik (deneye dayalı) denklemlerle ifade edilmiştir. Örneğin borularda türbülant akışla ilgili sürtünme katsayısı Colebrook denklemi ile, boyutsuz ısı taşınım katsayısı olan Nusselt sayısı (Nu) da boyutsuz Reynolds (Re) ve Prandtl (Pr) sayıları cinsinden kompak olarak Petukhov ve daha sonra Gnielinski denklemleri de

gayet hassas ve güvenilir bir şekilde ifade edilmiştir. Isı taşınım katsayısı h, pürüzsüz yüzeyli bir boru içinde akan bir akışkanın ısıtılması durumunda Dittus-Boelter denklemi ile şu şekilde ifade edilmiştir:

Orjinal metinde belirtilmiştir.**

Burada V borudaki ortalama akış hızı, D boru iç çapı, ρ akışkanın yoğunluğu, c özgül ısısı, k ısıl iletkenliği, ve μ viskozitesidir (uygun birimlerde). Doğruluğu 1930’dan beri sayısız deneylerle teyid edilmiş ve artık bir klasik olmuş olan bu denklemin verdiği bilgi binlerce deneye bedeldir. Bu denklem açıkça gösteriyor ki belli çapta bir boru içinde verilen belirli bir hızda akarken ısıtılan bir akışkanın (gaz veya sıvı) ısı taşınım katsayısı, akışkanın yoğunluğu, özgül ısısı (veya ikisinin çarpımı olan birim hacim başına ısı kapasitesi), ve ısıl iletkenliği ile doğru orantılı, ve akışkanın viskozitesi ile ters orantılıdır. Başka bir deyişle, boru içinde akmakta olan bir akışkana olan ısı transferi akışkanın ısı kapasitesi ve ısıl iletkenliği arttıkça artar, ama viskozitesi arttıkça azalır. Yani ısı taşınımı için en eyi akışkan, ısı kapasitesi ve ısıl iletkenliği yüksek, ama akışa direnci temsil eden viskozitesi düşük olan akışkandır.

8. Yukarıda verilen denklemin ve tartışmaların ışığında su soruyu soralım: Acaba su mu daha iyi bir ısı transferi sıvısıdır yoksa HYDROMX mi? Bu sorunun cevabı kısaca: hangi akışkanın ısı kapasitesi ve ısıl iletkenliği daha yüksek viskozitesi daha düşük ise, o daha iyi bir ısı transferi sıvısıdır. Su ile HYDROMX sıvısının özellikleri karşılaştırıldığı zaman açıkça ortaya çıkmaktadır ki su HYDROMX sıvısından kat kat daha iyi bir ısı taşınımı ve transferi sıvısıdır, ve bu konuda hiç bir deney yapmaya gerek yoktur. Buna rağmen deney yapalım diye tutturmak, bilimden bîhaberliktir, ve binlerce deneylerden süzülerek gelmiş bilim ışığına gözünü kapatmaktır. Veya 100 yıldır bu konuda yapılan devasa miktardaki bilimsel çalışmaları yok saymaktır. Yani konuyla ilgili 100 yıllık birikimi görmezden gelip herşeye acemice sıfırdan başlamaktır. Böyle bir yaklaşımın adı bilimsellik değil, bilimsel körlük ve bağnazlıktır. Gözüyle gördüğünden başkasına inanmamaktır. Binlerce kişinin adeta bir işbirliği havasında bilimsel imece usuluyle ortaya çıkarıp sorgulama ve muhakeme ile öğüttüğü ve ayıkladığı bulgulara sırtını dönerek kendisi gibi yalnız çalışan ve birikimi kendi kişisel tecrübeleri olan zamanın gerçeklerinden habersiz bir kaç kişinin kritik edilmemiş ham ve doğruluğu test edilmemiş bulgularına rağbet etmektir.

Şu kesin bir gerçektir: 0 ile 100°C arasındaki ısıtma uygulamaları için (ki kaloriferle ısıtma sistemlerinin büyük çoğunluğunu kapsar) en iyi akışkan sudur. Yani bugün itibariyle kalorifer tesisatlarında ısı taşınımı ve transferi ortamı olarak sudan daha iyi bir akışkan yoktur. İleride suyu bu tahtından indirme iddiasıyla ortaya çıkacak olan bir sıvının ısı kapasitesi ve ısıl iletkenliği sudan daha yüksek, viskositesi ise daha düşük olmak zorundadır (daha doğrusu faktörü suyunkinden daha yüksek olmalıdır). O yüzden HYDROMX bu arenada bir yarışmacı bile olamaz.

9. HYDROMX’in donma noktası, kaynama noktası, özgül ısı, ısıl iletkenliği, ve viskozite gibi özelliklerine, ayrıca suda her oranda çözülebilir olmasına bakıldığında bize etilen glikol ve propilen glikol gibi antifriz sıvıları hatırlatmaktadır. Antifrizlerin araba radyatörleri ve güneş kollektörleri gibi uygulamalarda suya ilave edilmesinin sebebi suyun ısı taşınım ve transfer kabiliyetini arttırmak ve dolayısı ile ısı transferi performansını yükseltmek değil, donma noktasını düşürerek ve kaynama noktasını da yükselterek sistemdeki suyun donmasını ve kaynamasını önlemektir. Özellikleri HYDROMX’in özelliklerine son derece yakın olan antifrizler, ilave edilip karışım oluşturdukları suyun ısı taşınım ve transfer kabiliyetini iyileştirmezler, tam aksine kötüleştirirler. Bu, donma ve kaynama teklikesinden korunmak için ödenen bir fiattır. Zaten eğer antifriz sudan daha iyi bir ısı transferi sıvısı olsaydı, suya sadece gerektiği kadar antifriz ilave etme yerine su tamamen antifriz ile değiştirilirdi.

10. Durum böyle iken ve ısı taşınımı ile ilgili böyle devasa bir bilgi birikimini varken bunu görmezden gelerek veya yok sayarak bir akışkanın ısı transferi karekteristiklerini deneylerle belirlemeye kalkmak ve onu da gereken özeni göstermeden yapmak şaşırtıcıdır. Burada yapılmasi gereken tek deney yeni bir akışkan olduğunu varsaydığım HYDROMX sıvısının özelliklerinin belirlenmesidir. Ama bu da eksik yapılmıştır – birçok özelliklerin değerleri 20°C’de verilmiş, ama işletme sıcaklığı olan 80°C’de verilmemeişitr. Akışkan özelliklerinin belirlenmesi dışındaki yakıt tasarrufu ile ilgili deneylerin bilimsel bir tarafı yoktur, ve sonuçlar da zaten mevcut bilimsel anlayışa uygun olmaktan uzaktır. Bir ısıtma sisteminin veriminin deneysel olarak nasıl belirleneceği bellidir, ve bir sürü belirsizlik içinde bir saatlik doğal gaz tüketimi ölçümlerine dayanarak %30 yakıt tasarrufu ilan etmek ciddiye alınacak bir yaklaşım değildir. Üniversitelerdeki bilimsel çalışmaların ciddiyetine gölge düşüren ve üniversitelere olan güveni sarsan bu tür raporlar – ki bunlar arasında enerjinin korunumu gibi en temel kanunları ihlal edenler de vardır – Türkiye’de deney tasarımı ve deney teknikleri hakkında ciddi bir boşluğa işaret etmektedir. HYDROMX’in web sayfasında yayınlanan bu raporlar HYDROMX’e itibar kazandırmamakta, tam tersine hem bu ürüne hem de rapor sahibi kurumlara itibar kaybettirmektedir. HYDROMX’in özelliklerini veren kısımlar hariç bu raporlar geri çekilmelidir.

Sonuç olarak, üretici firma, HYDROMX sıvısı ile ilgili %35’e varan yakıt tasarrufu, yüksek ısıl kapasite ve ısıl iletkenliği, ve sudan daha iyi bir ısı transferi sıvısı olduğu iddialarından vazgeçmeli, ve donma ve kaynama riski olmayan ısıtma sistemlerindeki suyu HYDROMX solüsyonuyla değiştirme gayretlerini bırakmalıdır. Görüldüğü kadarı ile HYDROMX sıvısı bir antifrizden başka bir şey değildir, ve ısıtma sistemlerindeki su ile değil mevcut antifrizlerle rekabet etmeye çalışmalıdır.

Prof. Dr. Yunus Çengel